Salı, Nisan 23, 2013

Bayram Havası

 
Geçen sene gitmek kısmet olmamıştı o yüzden sabah hazırlıklarımızı yaptık doğruca Çilekli tesislerine gittik.Çocuk Karnavalı vardı.Şişme oyun parkları,dans ve pandomim gösterileri,palyaçolar daha neler neler.Çocukların şansına hava çok güzeldi.Zaman zaman da yayıldık çimenlere...
 
Babası çok yüksek,tehlikeli izin verme dedi çıkmasına da tüm çocuklar eğlenirken yapma demek, yapamazsın demek olmazdı.Çok da güzel çıktı ve attı kendini aşağıya...
 
 
Pandomimi merakla izledi galiba ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalıştı.


Kalabalıktan bir süre sonra sıkıldı çünkü yürürken hep ona çarpıyorlarmış:)Başka yere gidelim dedi. Bugün onun günüydü ya hay hay dedik.Kendimizi Ortaköy sahilinde bulduk.Baloncuklarını uçurdu denize.


Yolumuzun üstünde Tchibo'ya girdik.Babam bir ürün değiştirirken bizde bekliyorduk.Sonra bir ses duydum.Bir tane sıcak çikolata alabilir miyim lütfen..Başımı bir çevirdim tontalak bey sipariş veriyor kendine.Küçük beyin rahatlığına bak..Adam da sana sıcak çikolata vermeyeceğim de kime vereceğim dedi..Mecbur bizde oturduk.Çikolatasını bitiremeyince plastik bardağa koydurdu dışarıda devam etti.

 
 
Bugün Tontalağım ve bizim için güzel bir gündü.İnşallah tontalağımın her günü bayram havasında geçer.
 
23 Nisan 2013 Çilekli Spor Tesisleri

 
 

Pazar, Nisan 21, 2013

Tontalak Gerçekleri Saklıyor...


Hikaye kitabımızın kapağı bizden, hikayesini oluşturmak sizden diye yazmışlar karneye. Dünya kitap günüymüş o yüzden çocuğumuzla birlikte hikaye kitabı oluşturmamız gerekiyormuş. Bu haftaki ödevlerinden biriydi bu. Ha bir de eklemişler 3 veya 4 sayfalık bir hikaye olsun lütfen..

Önce tontalağa sordum birkaç cümlelik bir hikaye oluşturdu.Daha fazlasını yapmasını istemek zaten hayal olurdu.O yüzden önce oturduk birlikte konuyu belirledik.Sorular sordum,cevaplar aldım. Mesela annesi ne demiştir dedim.Hikayede ki vazo ve bardağı Eray belirledi, efektleri de o kattı(poommm, şangırrr). Vazo kırıklarının nereye saklanması gerektiğini o söyledi.Sonuçta benim de büyük katkılarımla ortaya bir hikaye çıkardık.Kayıtlara geçsin diye yazıyorum bakalım beğenecek misiniz?

Tontalak Gerçekleri Saklıyor
 
 
Kırmızı evin küçük ve tek oğlu tontalak annesi yasakladığı halde vazolarla oynuyordu.Kendi de ne olduğunu anlamadan vazo elinden kaydı ve poomm diye bir ses çıkardı.Vazoyu eline aldığında ağzının kırık olduğunu gördü ve çok korktu.Ceza almaktan çekindiği için vazonun kırık parçasını çatıya sakladı.
 
Annesi temizlik yaparken vazonun kırık olduğunu görerek tontalağa seslendi..
 
-Tontalak yanıma gelir misin?
-Annecim oyun oynuyorum sonra gelirim
-Tontalak hemen buraya gel
 
Tontalak koşarak annesinin yanına gitti.
 
-Oğlum bak vazo kırılmış,vazoyu sen mi kırdın.
-Ben kırmadım annecim, biliyorsun ki vazolarla oynamam yasak
-Korktuğun için benden gerçekleri saklamazsın değil mi?
-Hayır annecim
 
Tontalağın annesi hanımiğnesi bazı şeyleri zamana bırakarak üstelememeye karar verdi.
 
Birkaç gün sonra hava çok rüzgarlıydı.Hanımiğnesi temiz hava girsin diye pencereyi açık bırakmıştı. Tontalak o sırada salonda tamircilik oyununu oynuyordu.Birden şangır diye bir ses duyuldu.Tontalak başını çevirdiğinde rüzgardan bardağın yere düştüğünü gördü.Hanımiğnesi de sesi duyunca koşarak geldi.

-Tontalak ne yaptın sen diye bağırdı
-Ben kırmadım annecim bardağı rüzgar devirdi
-Hayır sana inanmıyorum vazoyu da kırmadığını söyledin halbuki seni kırarken gördüm.Kaç gündür bana gerçekleri söylemeni bekliyorum ama söylemedin.Artık sana güvenmiyorum.

Tontalak haykırarak bana güvenmelisin dedi

-İnan bana bardağı ben kırmadım.Tamam itiraf ediyorum vazoyu yanlışlıkla ben kırdım.Ceza almaktan korktuğum için yalan söyledim.Ama inan annecim bardağı ben kırmadım dedi.

Hanımiğnesi tontalağa sarılarak

-İnsanlar hata yapabilir oğlum önemli olan insanın yaptığı hatanın sorumluluğunu almasıdır.Hem bak gördün mü yalan söylediğinde ne oldu.Yalan söylediğinde insanların güvenini kaybedebilirsin.
-Söz veriyorum annecim bir daha asla yalan söylemeyeceğim ve tekrar güvenini kazanacağım
-Tamam tontalağım ikinci bir şansı herkes hakeder.Lütfen bu sefer şansını iyi kullan..Ha bu arada bir hafta süt dilimi yemek yasak
-Cezamı çekmeye razıyım annecim ve ikinci şansımı iyi kullanacağım

dedi. Anne-oğul sarıldı ve bir sorunun daha konuşarak üstesinden geldiler..



Not:Anne kişisi hikayede mesaj vermeden de duramaz.Bu arada bu tontalak serisi daha çok devam eder:) Hikaye de tontalak ismini kullandığımda Eray bey neden benim ismimi kullanıyorsun ki dedi:)Yani tontalağı o kadar benimsemiş.

Not2: Hikayeyi okuyan ablam telefonla arıyor..Kızım vazo kırıklarını saklamak için daha iyi bir yer bulamadınız mı? biz öyle mi saklardık:) Ne yapayım tontalak böyle istedi:) Ablacım küçük bir çocuğun hayal gücüne hele de bu konuda hiç müdahele edemem..

 


Cuma, Nisan 19, 2013

Kayıp Aranıyor


Teyzemiz soruyor; Eray sen neden bu kadar yaramazsın

Cevap tontalaktan anında geliyor

Düşüncelerim ve fikirlerim kaybolduğu için

Böyle bir cevap beklemeyen teyze yaşadığı şaşkınlığı üzerinden atarak tekrar soruyor..Peki düşüncelerini ve fikirlerini bulursan ne olacak

O zaman uslu bir çocuk olacağım

Demem o ki tontalağımın düşüncelerini ve fikirlerini gören olursa insaniyet namına haber versin zira bu aralar yangın var diye bağıracağım...

Halka


Dönem dönem takılıp kaldığım fotoğraflar vardır benim..Açtığım zaman bana dolu dolu nefes aldıran, geleceğe dair umutla bakmamı sağlayan...İşte bu aralar bu fotoğrafı açıp açıp bakıyorum.Her seferinde yüzümde bir tebessüm oluşuyor..Benim kara kuzum büyümüş de gösteri öncesinde arkadaşlarıyla poz veriyor..

Heyy delikanlılar şöyle geçin de fotoğrafınızı çekeyim dedim her biri bir zincirin halkası gibi girdiler birbirine.Güldüm. Hoşuma gitti.Mest oldum..

Gösteride kamera annemdeydi çekiyor zannediyorum ya cepten çekmedim bende..Eve geldik taktık televizyona seyredeceğiz şöyle çay eşliğinde..O da ne..Hiçbirşey yok.Meğersem annem hiçbir şey çekememiş.Sağlık olsun dedik bizde.Ama şunu söyleyeyim gösteriye 5 yaş damgasını vurdu.. Tontalağımın arkadaşının annesi ben çektim sana veririm dediği zamanda sorun çözüldü gitti.

Bu halka bir başlangıç..İnsan sosyal bir varlık ya..Bakalım tontalağımın hayatında daha ne halkalar olacak..

 
Gösteri tarihi -16 Nisan 2013
Yer:Okulun sinema salonu

Çarşamba, Nisan 17, 2013

Üstad ile röportaj


Efendim bu akşam bizim evde ne tesadüfdür ki(!) üstad ile karşılaştık.Kendisini daha yakından tanımak için röportaj teklif ettim saolsun kendisi beni kırmadı..Sorularıma içtenlikle ve şaşırtıcı bir biçimde sıkılmadan cevap verdi.Aldım elime kağıt kalemi aklıma gelen soruları hızlıca sordum.. Bakalım ne cevaplar vermiş..

Eray bey sizi sevenler belki merak ediyordur en çok hangi rengi seviyorsunuz?
Yeşil,kahverengi,kırmızı..Sakın black yazma.

En sevdiğiniz ders hangisi?
Drama

En çok hangi oyunu oymayı seversiniz?
Saklambaç ama kimse benimle saklambaç oynamıyor

Sizce bu dünyadaki en kötü şey nedir?
Seni döverim demek

Peki en güzel şey nedir?
Sana bir hediye aldım,sana bir kalp hazırladım demek

Sizi bu dünyada en çok mutlu eden şey ne?
Arkakaşlarımla oyun oynamak

Sizi evinde misafir etmeye can atanlar olabilir o yüzden soruyorum en sevdiğiniz yemek hangisi?
Köfte,pomames(patates),heyvesuyu

En sevdiğiniz erkek ismi nedir?
Eray

En sevdiğiniz kız ismi peki
Beyza

En sevdiğiniz güzel söz hangisi?
Seni çok seviyorum..Annecim seni çok seviyorum çok güzel bir söz di mi?

En çok neyi çizmeyi seversiniz?
Gezegen çizmeyi

Büyüyünce ne olmak istersiniz?
Polis

Polis mi? Peki neden?
Çünkü Calliou polis olmak istiyordu ama sakın annecim calliou polis olmak istiyordu dediğimi yazma(röportajın bazı bölümlerini saklamak bana doğru bir davranış gelmediği için olduğu gibi yazıyorum sonuçta tarafsız bir araştırmacıyım)

En çok hangi oyuncağınızı seversiniz?
Boboyu(uyku arkadaşı, ayısı)

Peki neden?
Çünkü çok şirin

Peki en sevdiğiniz hayvan?
Maymun sakın neden deme öyle işte (galiba neden diye fazla sordum üstadı kızdırdım)

Uğurlu sayınız nedir?
100.000

En çok hangi kıyafetinizi giymekten hoşlanırsınız?
Pantalon( hangisi diye sorduğumda mavi kot pantalon dedi)

En sevdiğin arkadaşınız kim?
Beyza

En sevdiğiniz öğretmenleriniz?
Canan öğretmenim, Duygu öğretmenim

En çok nereye gitmek isterdiniz?
Sirke gitmek isterdim

Peki en çok nereye gitmekten hoşlanırsınız?
Babamın işyerine

En sevdiğin film hangisi?
Vinidi pu (Winnie the Pooh)

Mesela bir rüya gördünüz nasıl bir rüya görmek sizi mutlu ederdi?
Kraliçeli rüya görmek yani Beyza kraliçe olsun beni de kral seçsinler( tüm yollar Beyza hanıma çıkıyor bu arada)

İyi bir insan olmak için ne yapmak gerekir?
Sabırlı olmak

Mutluluğun anahtarı sizce nedir?
Oyun oynamak

Peki insanlardaki mutsuzluğun kaynağı nedir?
Oyun oynamamak:)

En çok hangi mevsimi seviyorsunuz ve neden?
Kış çünkü çok eycenceli...Arkadaşlarımla karpotu oynamak çok eycenceli

En sevdiğiniz spor hangisi?
Futbol ama artık annecim yeter

Tamam tamam Eray bey lütfen son iki soru..Futbol demişken hangi takımı tutuyorsunuz?
Fınarbahçe

En çok hangi müzik aletini seviyorsunuz?
Piyano ve gitar

Son olarak bu röportajı okuyan kişilere ne demek isterdiniz?
Seni seviyorum

Ben bu röportajı yaparken o kadar eğlendim ve mutlu oldum ki kelimelerle anlatamam.Rüyalı soruyu sorduğumda aldığım cevap karşısında içimden alçak köfte demedim de değil hani.İnsan anneciğini görür di mi? Neyse bilmediğim şeyleri de öğrendim.Mesela uğurlu sayısının yüzbin olduğunu bilmiyordum.Bazen şaşırdım.En sevdiği hayvan inek idi ya Eray'ın çünkü ona süt getiriyordu bu sefer maymun dedi.Ya da polis olmak istemesi şaşırttı o hep başkakan olmak isterdi( başbakan) O yüzden mesela birkaç ayda bir bu soruları sormaya karar verdim..Bakalım birkaç ay sonra neler neler değişecek hayatında tontalağımın..


Fotoğraf Croodlar filmine gittiğimiz gün çekildi 14-04-2013

Çarşamba, Nisan 10, 2013

Emeğe yaramak ya da yaramamak işte bütün mesele bu

Babaannesinin köyünden-Fotoğraf çekmeyi unutmuşum bir önceki haftadan

Çalışırken sorun olurdu çünkü haftasonu yapılacak dünya kadar iş varken sürekli bir yerlere gitmek isteyen bir bey vardı..Dinlemezdi hoş çıkardık hep banada işlerimi yapmak için gece kalırdı. Yorulurdum haliyle..

Evde olmanın en güzel yanı bu olsa gerek.Erol planlarını atlattığında artık itiraz bile etmiyorum.. Takılıyorum peşine..Cumartesi sabah bir çıkıyoruz evden akşam yatmaya gelip pazar öğlen tekrar çıkıyoruz..Planlar bazen Eray odaklı oluyor bazen ebeveyn odaklı:)

Bu haftasonu Eray'ın piyano dersi iptal edilince Beykoz'a köye gittik.Artık sezon açıldı ya haftada bir kere oraya gitmek boynumuzun borcu.Eray orada gerçekten çok mutlu.Toprağı kazdı babasıyla, babaannesinin saksıda ki çiçeklerini biz görmeden kökünden söküp toprağa ekti..Aaa oğlum ne yaptın sen diye sorduğunda babaannesi 'babaannecim bak diktim ya oraya diyerek' kendini affettirmeye çalıştı..Kediden,köpekten vs korkmayan oğlum malesef küçüklüğünden beri karıncalardan korkar.Ama bu haftasonu onlara solucan da eklendi.Toprağı kazarken soluncanlar var ama burada,solucanlar var ama burada diye sürekli söylendi sonra yanıma gelip gelip 'annecim karıncaları toplar mısın' dedi.Ben de buradan diyorum ki yok artık...

Yer müsait olduğu için babasıyla arabayı yıkadı.Annemin bir tabiri vardır gerçekten emeğe yarayınca yapar mı? Eray genç bir delikanlı olduğunda babası Eray hadi arabayı yıka oğlum dese ne der acaba.Annesine çektiyse kesin banane ya sen yıka diyebilir.Küçükken hatırlıyorum bayılırdım toz almaya.Annem elime bir bez verse diye gözünün içine bakardım.Lakin çok fazla vazo, şekerlik,süs tabakları olduğu için evde annem pek yanaşmazdı toz aldırmaya. Lise yıllarına geldiğim vakit vermişti elime bez de ben hep yan çizerdim.Hala en nefret ettiğim işlerden biridir toz almak.Bekleyip görelim bakalım acelem yok Eray gerçekten emeğe yarayınca neler yapacak acaba..

İnsanlık hali unutmuşum  ya da şöyle diyeyim havanın cumartesi bu kadar sıcak olacağını tahmin etmemiştim.Şapkasını almamışız yanına dedesinin şapkası da büyük gelince babaannesinin bonesinden birini alıp bandana yaptım kafasına.Mavi de öyle yakıştı ki..Kendi de sevdi..Çok yakışıklı oldum annecim di mi dedi. Çok çok yakışıklı oldun dedim,çok sevindi.Bir bilse kuzguna yavrusunun nasıl göründüğünü ya da kirpinin yavrusunun nasıl sevdiğini..

Aslında buraya geldiğimde çok farklı bir yazı yazacaktım.Babamın vazoları 2 başlığını atacaktım. Uzun zamandır bir garibim.Bir lafa başlayıp başka laftan sola dönüyorum sonra da bambaşka bir laftan çıkıyorum.Son zamanlarda da en çok şu repliği kullanıyorum..Ben ne anlatıyordum.Eskiden not aldığımı, telefona hatırlatma koyduğumu bilmem beynim not defterimdi benim.Lakin bir süredir herşeyi unutuyorum.Not yazmadan, hatırlatma koymadan hiçbirşey yapamıyorum.Yaşlanıyorum galiba desem yok canım daha çok gencim yaşım başım kaç ki henüz benim..Sadece düşüncelerim dağınık bu aralar benim..

Aha da yine yaptım.Babamın vazolarını anlatacakken haftasonunu anlatmaya başladım sonrada kendi derdimden dem vurdum..Yok yok kabul etmiyorum sadece düşüncelerim dağınık bu aralar benim..

Pazar gününden bir kare-O kadar tabak çanağın içinden bir şey kırılmadan alnımızın akıyla çıktık.

Cuma, Nisan 05, 2013

Ahretliğim

Efendim bu blogu okuyan,takip eden herkes bilir Allah varlığını üzerinden hiç eksik etmesin bir ahretliğim var benim..Bir gün dedi ki neden biz ortak bir blog açmıyoruz.Evet neden açmıyoruz dedim başladık ortak bir blogda yazmaya.Kısa bir süre önce yazmaya başlamış olsak da şimdiden bana öyle iyi geldi ki..İnşallah uzun yıllar sağlıkla orada yazmayı nasip eder Allah.

http://ahretligim.blogspot.com/

Perşembe, Nisan 04, 2013

Ben hep söylerim


Akşam yemeğini maaile fazla kaçırdık.Hadi yürüyüşe çıkalım dedik.Çok güzel bir hava vardı dışarıda.Tontalak daha çıkar çıkmaz havayı içine çekerek ohhh iyi geldi, hava çok güzelmiş demez mi? Gülüştük.Hiç şikayet etmeden epeyce yürüdü.Hepimize iyi geldi..Hep söylerim blog işte huzur bu kısacık anlarda..

Hadi yorulduk bir yerlerde kahve içelim dedik..Kendimize kahve,tontalağa tatlı ısmarladık..Hep söylerim blog mutluluk bir kahve fincanında...

Oturduk cam kenarı bir masaya..Masada Fenerbahçe dergisi varmış ya tontalak başladı en büyük Fınarbahçe diye slogan atmaya..Ağzımız tabii kulaklarımızda..Ana tarafından da baba tarafından da tontalak Fenerbahçeli yani biz öyle biliyoruz blog.Başladık futbol hakkında konuşmaya..Babası sordu laf olsun diye 'hangi takımlısın sen'.Galatasaray demez mi? Şaşırdık..Babası başladı mahsuscuktan baskı yapmaya.. Hayır dedi blog ben Galatasaraylıyım o herkesi yener..O kadar da kendinden emin.He o yüzden dün üç tane yediniz di mi dedi.Tontalak ısrar etti o herkesi yener demelere..İki çocuk başladı mı tartışmaya. Kimden öğreniyorsun oğlum bunları dedi büyük çocuk.Küçük çocuk demez mi Beyza'dan.Biliyor musun Beyza Galatasaraylı..İşin rengini işte o zaman anladık.Ağzımdan kaçmış gibi yaptım bir kız yüzünden bizi sattın öyle mi dedim.Kesin bir dille evet dedi. Gülümsedim.Evet gülümsedim hiç şaşırma en azından dürüsttü,kıvırmadı.Hep söylerim blog bir aileyi birbirine bağlayan en önemli şeydir dürüstlük..

Geri dönüş yolunda tontalak yürümek iyi geldi,kızgınlığım geçti dedi..Aaa kızgınmıydın sen dedim. Hayır değildim ama yürümek iyi geldi dedi.Galiba stres attık demek istedi.Hep söylerim blog kendini iyi hissetmenin en iyi yoludur küçücük bir çocuğun cümleleri,kirlenmemiş düşünceleri..

Dün isyanlardaydı tontalak o yüzden bu akşam uyumaya babasıyla gitti.Babası dün geç geldi ya eve sabah beni hizaya çekti.Babama söyle eve gelmeyince benim canım çok sıkılıyor.Hep babama arabaları tamir ettiriyorlar(otomotiv sektörü ya babasının araba tamir ettiğini zannediyor) babam çok güçlü ya ama artık tamir etmeyi öğrensinler tamam mı eve geç gelmesin dedi.İçim buruldu.Bir akşam bile görmeyeye tahammülü yok babasını..Hep söylerim blog işte ailemizin varlığı,sağlığı en büyük şükür nedenimiz..

Bu aralar tontalak annecim toplantın yok,işe gitmeyeceksin di mi diye sormaya başladı.İşe gitmiyorum Eray işten çıktım ya evdeyim dedim.Hiç işe girmeyeceksin tamam mı diye söz almaya çalıştı.Sana daha öncede söyledim bir süre için çalışmıyorum zamanı gelince tekrar gireceğim ama bunu sonra konuşuyoruz şimdi bir süre daha evdeyim dedim.Bana dedi ki anne 'gızlar çalışmaz erkekler çalışır' Kendi ellerimle maço yaratmışım diye tam dövünmeye başlayacakken tontalak devam etti.Annecim biliyor musun anneler çalışırsa çocukları annelerini özler,ağlar o yüzden anneler çalışmaz..Yani gız=anne..Hep söylerim blog hemen bir yargıya varmadan önce karşısındakinin ne dediğini dinlemek sonrada anlamak gerekir..

Bana müsade blog benim bey bu akşam buyurdu.İşlerini hallet Fenerbahçe maçını birlikte izleyeceğiz dedi.Maç başladı bile.Tahmin et bakalım ben diyeceğim.Hep söylerim blog bir ilişkinin selameti için en uygun anahtar birbirinin zevkine saygı duyup zaman geçirmektir..


Çarşamba, Nisan 03, 2013

Sorumluluk Üzerine

Yazmadıkça üzülüyorum aklımın bir köşesinde hep sen varsın.Ama gel gör ki yazamıyorum.
Sebebini de bilmiyorum.Aslında kelimeler,cümleler akıyor aklımdan sadece açıp sana aklımdakileri aktaramıyorum.Desem ki soğudum senden yoo diyorum sonra, soğusam her gün aklıma gelir misin?Her gün bana suçluluk hissettirir misin? Ha gayret hanımiğnesi diyorum az emek vermedin lakin yapamıyorum..

O yüzden şeytanın bacağını kırayım dedim bugün..Oturdum bilgisayar başına..Aslında öyle dolu dolu geçiyor ki günlerim okuyorum,sinemaya gidiyorum haftasonları bizimkilerle kırk kapının ipini çekiyorum.İş yazmaya gelince işte orada tutuluyorum..Bugün silkelenme zamanı biliyorum silkelenmesem sonradan pişman olacağım..Artık blog birşeylerden pişman olmak, arkaya bakmak istemiyorum.

Taksim-Galata Mevlevihane gezisinden 24 Mart 2013

Bugün tontalağımla aramızda geçen bir dialogdan bahsetmeye geldim sana.Sorumluluk üzerine bir dialog.Her gün öyle cümleler kuruyor ki gülsem mi, düşünsem mi, şaşırsam mı bilemiyorum.
 
Babasıyla kavga edince öyle sinirlendi öyle sinirlendi ki blog önce haşbam(hasbam )dedi babasına.
Hasbamı nereden öğrenmiş diye sorma bana çünkü kaynağını bende bilemiyorum.Sadece sordum ona Eray hasbam ne demek..Hasbam kötü insan demekmiş öyle dedi inan bana..Sinirini alamayınca yanıma geldi annecim babacığıma tuzak kuracağım bana yardım et dedi.İşte blog böyle bir çocuk bizimkisi..Sinirlenince bile babacım demeyi ihmal etmez ahh bu nasıl yaman çelişki..Neyse efendim babana tuzak kurmak için sana yardım edemem dedim.Sadece bir anlığına düşündü dedi ki
 
Annecim bu bir sorumluluk
 
Affedersin ama Eray'cım bu nasıl bir sorumlulukmuş ben anlamadım dedim..Yalan değil gerçekten de anlamadım.Dedi ki bu bir sorumluluk
 
Beni korumak için
 
Ya blog onu korumak bir sorumlulukmuş.Tabii gerçeklik payıda yok hani.Yaşı kaç olursa olsun onu koruyup kollamak benim bu dünyada ki en büyük sorumluluğum da bunu kendi işine geldiği gibi  çevirmesi ne diyeyim ki bilemedim şimdi..
 
Birde teyzesi ile dertleşmesi yok mu..Biliyorum biraz daha büyüyünce tontalak benim en iyi sohbet arkadaşım olacak bunu hissediyorum..Teyzenin canı sıkkın bir anında tontalağa sorar
 
-Eray dünya neden bu kadar adaletsiz sen söyle bana
-Allah öyle yaratmış
-Peki Eray dünya nasıl iyi bir hale gelir
-Onu da Allah bilir
 
Hala gülüyorum..Yok canım blog tontalağın mutluluğun anahtarını verecek sanmadın di mi? Böyle sorulara ancak bu kadar cevap verilir..
 
Söz veriyorum daha sık yazacağım sana..Aslında sana yazmak kendimi hep iyi hissettirmiştir sadece şaşırıyorum nasıl unutmuşum bunu...